Mikroorganizmalar yeryüzünün en eski canlılarıdır.
Bunun en önemli nedeni değişen koşullara hızla uyum sağlayabilme
yetenekleridir. Bu yetenekleri sayesinde geliştirilen her yeni antibiyotikten kaçacak
bir yol bulmaktadırlar.[1] Antibiyotik, bakteriyel
enfeksiyon hastalıklarının tedavisinde kullanılan ve insan sağlığı açısından
çok büyük öneme sahip ilaçlar olarak tanımlanmaktadır. Bu kimyasal maddeler,
bakterilerin çoğalmasını önlemekte ve bazen de bakterileri öldürmektedir.[2]
Antibiyotikler toplum ve hastane kaynaklı birçok
bakteriyel enfeksiyonu tedavi etmek için kullanılmaktadır. Bu durum onları
modern tıp için vazgeçilmez bir araç haline getirmektedir. Antibiyotikler, her
ne kadar bulaşıcı hastalıkların tedavisi bakımından eşsiz ilaçlar olarak
nitelendirilse de organ nakli, kanser ve yanık tedavisi, kronik hastalıklar,
yeni doğan bakımı ve ameliyatlardaki enfeksiyonların önlenmesi ve tedavi
edilmesinde gerekli oldukları için modern tıbbın yapı taşları olarak kabul
edilmektedirler.[3]
Ne Zaman Kullanılmalıdır?
Antibiyotiklerin akılcı kullanımı, öncelikle gereksiz antibiyotik kullanımını en aza indirmeyi ve genel olarak her alanda (insanlarda, veteriner hekimlikte, tarım, hayvancılık, tekstil vb. sektörlerde) antibiyotik kullanımını azaltmayı ve bu sayede doğada bulunan antibiyotik miktarını kontrol altına almayı gerektirmektedir. Bunlar arasında, antibiyotiklerin insanlarda tedavi amacıyla uygulanmasının akılcı olarak gerçekleştirilmesi kısa vadede, diğer antibiyotik kullanımlarının kontrol altına alınmasından daha büyük bir etki ortaya çıkartabilmesi açısından özellikle önemlidir.
Akılcı antibiyotik uygulaması, antibiyotik tedavisinin
gerektiği durumlarda hastanın bireysel özellikleri göz önünde bulundurularak
doğru antibiyotiğin uygun dozda ve doğru uygulama yoluyla, uygun tedavi süresi
boyunca gerçekleştirilmesini gerektirir. Burada dikkat edilmesi gereken ilk
husus, antibiyotik kullanımının gerekliliğinin doğru değerlendirilmesi ve
hastaların bu konuda bilgilendirilmesidir.[4]
Bir hasta için planlanan ilaç tedavisinin akılcı
olması için, ilacın etkililiğinin, güvenliliğinin, maliyetinin ve hastanın
klinik durumuyla (yaş, alerji hikayesi, böbrek ve karaciğer fonksiyonları,
gebelik gibi özel durumlar, diğer hastalıklar, yaşam tarzı, kullandığı ilaçlar
vb. gibi) uygunluğunun değerlendirilmesi, planlanan tedavinin hastaya etkili
olarak anlatılması ve hastanın tedaviye uyumunun izlenmesi gerekmektedir.
Dolayısıyla, akılcı ilaç uygulaması sadece “doğru” reçete yazmayı değil, doğru
muayene ve tetkiklerin yapılarak doğru tanıyı koymayı, hastayla etkili bir
iletişim kurmayı, diğer sağlık çalışanlarıyla iş birliğinde bulunabilmeyi ve
hastanın tedaviye uyumunun ve tedavinin etkililiğinin izlenebilmesini
gerektirmektedir.
Akılcı antibiyotik uygulaması yukarıda bahsedilen
akılcı ilaç uygulamasının genel gerekliliklerinin hepsini gerektirmenin
yanında, reçetelenen antibiyotiğin antibiyotik direnci açısından ayrıca
değerlendirilmesini gerektirmektedir.4 Bu noktada
antibiyotik direncinin ne olduğu bilinmelidir.
Antibiyotik Direnci Nedir?
Bakteri kaynaklı hastalıkların tedavisinde kullanılan antibiyotiklerin,
bakterileri öldürme ya da üremelerini durdurma etkilerini kaybetmeleri antibiyotik
direnci olarak bilinmektedir. Artan antibiyotik direncinin temelinde aşırı
antibiyotik kullanımı, gereksiz reçeteleme, gıda ve hayvancılıkta yaygın
antibiyotik kullanımı ve yeni antibiyotiklerin geliştirilmesindeki güçlüklerin
yattığını belirtmektedir. Yüksek antibiyotik kullanım düzeyinin yanı sıra uygun
ve özenli olmayan antibiyotik kullanımı da antibiyotik direnci artışına neden
olan faktörler arasındadır. Antibiyotiğe dirençli mikroorganizmaların
gelişimine neden olan hatalı kullanım şekilleri; enfeksiyon olmaksızın antibiyotik
kullanımı, yanlış antibiyotik seçimi, tedavi için gerekli süreden kısa ya da
daha uzun antibiyotik kullanılması, eksik ya da fazla dozlama olarak
sıralanabilir.[5]
Antibiyotik direnciyle nasıl mücadele edebiliriz?
Antibiyotik direnci küresel bir halk sağlığı sorunudur. Ancak bireysel
olarak insanlar antibiyotiklere dirençli hale gelmez. Belirli bakteri türleri
dirençli hale gelir. Bunun nedeni, hepimiz bakteriyel enfeksiyonları tedavi
etmek için antibiyotik kullandığımızda, bu bakterilerin adapte olmaya
başlamasıdır.[6] Peki
antibiyotik direnciyle nasıl mücadele edebiliriz?
Her şeyden önce, gelecek hepimizin geleceği olduğuna göre geleceğin
sorumluluğu da hepimizin olmalıdır. Antibiyotik direnciyle mücadelede
antibiyotikleri reçeteleyen, satan, kullanan, üreten, pazarlayan ve bu
süreçleri denetleyen, düzenleyen herkes; her insan, her kurum büyük bir
sorumluluk taşımaktadır.
-
Antibiyotik direnciyle mücadelede ilk adım taşıdığımız
sorumluluğun bilincine varmak ve bu bilincin toplumda yaygınlaşmasına aracılık
etmek,
-
Gereksiz antibiyotik kullanımından kaçınmak,
-
Hekim tarafından reçetelenen antibiyotiklerin doğru
kullanımını sağlamak.[7]
Sadece bu temel gerekliliklerin yerine getirilmesiyle antibiyotik
direncinin yayılmasını durdurabilir ve antibiyotiklerin sağladığı avantajlardan
faydalanmaya devam edebiliriz. Haydi, sorumlu davranmaya bugünden başlayalım,
unutmayalım sevgi sorumluluk gerektirir.7
Burada çeşitli hastalıklar ve
tedavi yolları hakkında bilgi ve içerikler yer almakta fakat bunlarla
kesinlikle teşhis ve tedavi yönlendirmesi yapılmamaktadır, hiçbir bilgi ve
içerik bu şekilde algılanmamalıdır. Bu web sitesinde yer alan bilgiler bir hekim
veya eczacıya danışmanın yerine geçmez.
[1] Neşe
Demirtürk, Tuna Demirdal, Antibiyotiklerde Direnç Sorunu, Kocatepe Tıp Dergisi,
Cilt:5(2), sf: 17-21, Mayıs 2004
[2] https://tektiklabilgielinde.saglik.gov.tr/akilci-antibiyotik-kullanimi/938-antibiyotik-nedir.html
[3] Ayhan
Durmuş, Cemal Sezer, Antibiyotik Kullanımına Yönelik Bilgi ve Tutumların
İncelenmesi, Journal of Innovative Healthcare Practices 4(1), 64-74, 2023
[4] https://tektiklabilgielinde.saglik.gov.tr/akilci-antibiyotik-kullanimi/945-ne-zaman-kullanilmalidir.html
[5] Rezan
Harman, Filiz Günseren, Uygunsuz Antibiyotik Kullanımı ve Antibiyotik
Kullanımına Bağlı Advers Olayların Araştırılması, Türk Hijyen ve Deneysel
Biyoloji Dergisi, 2021; 78(1): 3-14