Kanser
fizyolojik bir bozukluk olan tümör oluşumuyla kendini gösteren kontrolsüz hücre
çoğalması ile karakterize olan bir hastalıktır. Çocukluk çağı kanseri çocuklarda
önde gelen ölüm nedenidir. Çocukluk çağı kanseri Dünya Sağlık Örgütü tarafından
15 yaşından küçük çocuk ve ergenlerde ortaya çıkan kanser için kullanılan bir tabirdir.
DSÖ’nün çocuk sağlığına yaptığı vurgunun ardından, dünya çapındaki çoğu hükümet
çocukluk çağı kanser araştırmalarını kolaylaştırmak için önlemler almıştır.[1]
Çocukluk
çağı kanserleri, farklı şekillerde ortaya çıkabilen çeşitli kanser türlerinden
oluşan bir hastalık grubudur. 2017’de yapılan araştırmalarda çocukluk çağı kanserinin
dünya genelinde kanser nedenlerine altıncı sebep olduğu görülmektedir. Çocukluk
çağı kanserlerinin
tanı ve
tedavisinde klinik ve temel araştırmaların hızlı bir şekilde gerçekleştirilmesi
önemlidir.
Son elli
yıla bakıldığında teşhis yöntemleri, tedavi yöntemleri ve tekniklerinde önemli
gelişmeler ortaya çıkmış; bu gelişmeler sayesinde sağ kalım oranlarında artış,
ölüm oranlarında ise azalma görülmüştür.1
Çocuk
kanserleri, uluslararası çocuk kanserleri sınıflamasına göre 12 ana grup
altında
incelenirler.[2]
Çocuklarda 0-14 yaş arası en sık görülen kanser türleri; lösemiler (3/4), beyin
ve diğer merkezi sinir sistemi tümörleri ve lenfomalardır.[3]
Genellikle yetişkinlerde görülen meme, akciğer, kolon kanseri, çocuklarda
oldukça nadir olarak görülmektedir. Kanserli çocukların sayısı, yetişkin kanserlerin
küresel anlamda görülme riskine kıyasla çok daha az olmakla birlikte,
kurtarılan hayatların sayısı önemli ölçüde daha yüksektir.2
Çocukluk
kanserlerinde, yetişkinlerde uygulanan yerleşmiş tarama testleri yoktur. Bu
hastaların erken tanı alabilmeleri, hastalıklara ilişkin bulgu ve belirtilerin
bilinmesi ile mümkün olmaktadır. Bu nedenle birinci basamak hekimlerin çocuk ve
bebek izlemlerini dikkatli yapmaları ve bu konuda yeterli bilgiye sahip olmaları
erken tanı konmasında büyük önem taşımaktadır.1
Kanserli
bir çocuk, hastalığının başlangıç bulguları ile genellikle aile doktoruna,
çocuk sağlığı ve hastalıkları/iç hastalıkları uzmanına veya cerrahi bölümlerine
başvurur. Hastaların yaklaşık %5-7’sinin acil servislere başvurduğu
bildirilmiştir. Çocuk kanserlerinin ender olmasının yanı sıra belirti ve
bulgularının kanserin tipine, yerine, hastanın yaşına göre değişmesi; benzer
bulguların çocukluk çağının sık görülen hastalıklarında da görülmesi; aynı
kanserin her hastada farklı şekillerde ortaya çıkması, erken tanıyı
zorlaştırır. Gelişmiş ülkelerde anne-babanın iyi bir gözlemci olduğu,
çocuklarındaki normal olmayan durumları doktorlardan çok daha çabuk fark
ettikleri belirtilir. Sosyoekonomik durumu kötü olan ülkelerde ise erken tanıda
en önemli görev doktorlara düşmektedir.[4]
Belirti ve Bulgular
Çocuk
kanserlerinin belirti ve bulguları, iki başlıkta incelenebilir: Birincisi,
öncelikle kanseri düşündürmeyen, ancak izlenmesi gereken bulgular; ikincisi
ise, onkolojik danışma gerektiren bulgulardır. Sık karşılaşılan belirti ve
bulguların bazıları şunlardır;4
·
Ateş: Çocukluk çağında sık karşılaşılan
bir belirtidir. Kanserli hastaların çoğunda da kansere veya eşlik eden
enfeksiyona bağlı olarak görülebilir. Kanserde başlangıç bulgusu olarak tek
başına ateş yüksekliği enderdir; genellikle kilo kaybı, kemik ağrısı, kitle,
solukluk gibi diğer bulgular eşlik eder.4
·
Lenf
Bezlerinin Şişmesi/Büyümesi:
Doktorları ve anneleri en çok kaygılandıran bulgulardan olup, çocuk
onkolojisine gereksiz yönlendirme nedenlerinin başında gelir. Çocuklarda sık
görülen bu durum, özellikle hızlı gelişen vakalarda genellikle ciddi bir
hastalık belirtisi olmaz.
Hastanın
öyküsünde lenf bezlerindeki şişme ve büyümenin süresi, eşlik eden ateş,
eklem/kemik ağrısı, döküntü, tartı kaybı, gece terlemesi, kaşıntı, nefes
darlığı gibi sistemik belirtiler, son bir ay içinde geçirilen enfeksiyonlar,
yolculuk, aşı, hayvan temas öyküsü, ailede kalıtsal hastalık, tüberküloz
varlığı sorgulanmalıdır.4
·
Baş
ağrısı: Baş ağrısı
giderek sıklaşıyor ve şiddetleniyor; sabahları belirgin/ uykudan uyandırıyor;
huy değişikliği, okul başarısında düşüş, nörolojik bulgular veya kusma eşlik
ediyorsa hasta onkolojik açıdan değerlendirilmelidir.4
·
Nörolojik
bulgular: Motor
veya duysal bozukluklar, sinir felci, görme bozukluğu gibi bulgular, başta
merkezi sinir sistemi tümörleri olmak üzere çocukluk çağı kanserlerinin
başlangıç bulgusu olabilir. Özellikle küçük çocuklarda nörolojik bulguların
tanınması kolay değildir. Okul başarısında azalma, kişilik değişiklikleri, huzursuzluk,
bıngıldağın bombeleşmesi, gelişimsel gecikme veya kazanılmış becerilerin kaybı
gibi tabloların nörolojik bozukluklara bağlı olabileceği unutulmamalıdır.4
·
Kas-iskelet
sistemi bulguları:
Kanserli çocukların yarıdan fazlasında kemik ve eklem ağrıları vardır ve
hastaların 1/3’inde tek başlangıç belirtisidir.4
·
Göz
bulguları: Yeni
doğan döneminden itibaren normal çocuk muayenesinde rutin göz ve görme
kontrollerinin yapılması, kanserlerin erken dönemde yakalanmasına yardımcı
olabilir.4
Sonuç
olarak, çocukluk çağı kanserleri, tüm sistemleri ilgilendiren ve çocukluk
çağının sık karşılaşılan hastalıklarında görülebilen belirti ve bulgularla
ortaya çıkabilir.4 Kanser konusunda bilinçli olmak ve sağlık
kontrollerini aksatmamak, hem çocuklar hem de aileler için hayati önem taşır. Kanser
şüphesinde, çocuk onkolojisine zamanında yönlendirilmek tedavi sürecinde fark
yaratabilir.
[1] Şevval
Arslan, Kübra Derya İpek, Çocukluk Çağı Kanseri ve Fiziksel Aktivite, Haliç
Üniv. Sağ. Bil. Der. 2022; 5(3): 97-108
[2] Tezer
Kutluk, Çocukluk Çağı Kanserlerinin Epidemiyolojisi, 7. Febril Nötropeni
Simpozyumu Bilkent Otel ve Konferans Merkezi / Ankara, 23-26 Şubat 2006
[3] Leyla
Muslu, Rahşan Kolutek, Çocukluk Çağı Kanserleri ve Sağlık Okuryazarlığı, JCP2018;16(3):117-132
[4] Sema
Vural, Serap Karaman, Çocukluk Çağı Kanserlerine Eşlik Eden Belirti ve
Bulgular, Çocuk Dergisi 14(1):16-21,2014